Rusya‘nın Kırım’ı işgal ve ilhak etmesinin üzerinden 11 yıl geçti.
Kırım Tatarları, 2014’ten bu yana Moskova’nın yönetimi altında yaşıyor.
Birleşmiş Milletler ve uluslararası insan hakları örgütlerine göre Kırım Tatarları bu süreçte işkenceden keyfi tutuklamalara çok sayıda insan hakları ihlallerine maruz kaldı.
Kırım’ın nüfusu yaklaşık 2,4 milyon. Nüfusun yüzde 10’dan fazlası, Türk kökenli Müslüman Tatarlar.
Bir zamanlar yarımadada çoğunluk olan nüfusun bu kadar azalmasında 1783’teki Rus ilhakı sonrası Osmanlı topraklarına başlayan göç, 1944’te Stalin’in Tatar halkı sürgün etmesi, Kırım’ın 2014’te ilhak edilmesi ve Rusya‘nın bölgenin demografik yapısını değiştirme çabaları etkili oldu.
Rusya‘nın Ukrayna’yı işgaliyle başlayan savaşta barış görüşmeleri bugüne kadar sonuç vermedi.
Amerikan basınında, ABD Başkanı Donald Trump’ın 15 Ağustos’ta Alaska’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le görüşmesinin ardından, Ukrayna’da barışın sağlanması için Kırım’ın dahil işgal altındaki toprakların Rusya’ya verilmesinin müzakere edildiğine dair haberler yayımlandı.
Bu haberler Trump yönetimi tarafından yalanlanmadı.
Trump daha önceki sosyal medya paylaşımlarında da Ukrayna’nın Kırım’ı geri almasının gerçekçi olmadığını yazmıştı.
Kırım Tatarları, Rusya ile yapılan uluslararası pazarlıklarda Kırım’ın statüsünün tartışma konusu yapılmasına kesin şekilde karşılar.
Ukrayna hükümeti ve Kırım Tatar Milli Meclisi, Kırım’ın geleceğinin pazarlık masasına yatırılmasını “kabul edilemez” buluyor.
Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy de defalarca Kırım’ın Ukrayna’nın ayrılmaz bir parçası olduğunu ve toprak bütünlüğünün hiçbir koşulda pazarlık konusu olmayacağını vurguladı.
Kremlin, Kırım’ın “tarih boyunca Rusya’ya ait olduğunu” ve “1954’te Sovyetler Birliği içinde idari bir kararla Ukrayna’ya devredildiğini” savunarak bölgenin kendi toprağı olduğunu savunuyor. Moskova, 2014’teki ilhakı, meşru bir “yeniden birleşme” olarak tanımlıyor.
Bu tutum, uluslararası hukukla çelişse de Moskova’nın resmi söyleminde kararlılıkla sürdürülüyor.
Rus işgali Kırım’da hayatı nasıl değiştirdi?
BBC Türkçe‘nin sorularını yanıtlayanZelenskiy’in eski Kırım Temsilcisi Tamila Taşeva, Kırım Tatarlarının üçte birinin, Rusya’nın işgalinin ardından bölgeyi terk etmek zorunda kaldığını söylüyor.
Taşeva’ya göre bu göçte Rusya’nın 24 Şubat 2022’de Ukrayna’yı işgale başlamasıyla patlak veren savaşın ardından Moskova’nın daha fazla kişiyi silah altına alması ve Tatarların Rus ordusunda savaşmak istememesinin de etkisi vardı.
Ankara merkezli Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Vakfı Başkanı Tuncer Kalkay da Rusya’nın Kırım’da askere alım için tebligat gönderdiği kişilerin büyük kısmının Tatar olduğunu öne sürüyor.
Peki bu ortamda Kırım’da hayat nasıl değişti?
BBC Türkçe‘nin sorularını yanıtlayan Kırım Tatar Milli Meclisi Başkanı Refat Çubarov‘a göre bu soruya verilecek yanıt, “soruyu kime sorduğunuza bağlı olarak değişir”.
Kırım Tatarlarının en üst düzey temsil organını yöneten Çubarov, “Etnik bir Rus, Putin destekçisi bir Kırım sakini size her şeyin yolunda olduğunu; yeni mahalleler, okullar, anaokulları inşa edildiğini söyleyecektir” diyor ve ekliyor:
“Ancak, 11 yıllık işgal dönemi boyunca Kırım’a bir milyondan fazla Rus vatandaşının yerleştirildiğinden bahsetmeyecektir.
“Yeni altyapı, tam da onlar için inşa ediliyor: 2014’ten önce zaten yarımada nüfusunun sadece yaklaşık yüzde 13’ünü oluşturan Kırım Tatarlarını daha da eritmek amacıyla…”
Çubarov, Tatarlar ve Ukraynalılar için ise durumun tam tersi olduğunu söylüyor.
Onların “Ruslaştırma, asimilasyon, Tatarca eğitimin büyük oranda azaltılması, keyfi tutuklamalar ve işkenceye maruz kaldıklarını” söylüyor.
Çubarov’un tespitini çok sayıda uluslararası rapor da destekliyor.
İnsan hakları örgütü Freedom House, 2025’te Kırım’daki özgürlüklere 100 üzerinden 2 puan verdi.
Örgüte göre dünyada bundan daha kötü skora sahip yalnızca Güney Sudan ve Türkmenistan bulunuyor.
İngiltere’nin Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Büyükelçisi Neil Holland da Rusya’yı desteklemeyen Tatarlara elektrik verilerek işkence yapıldığını, “gizli tanık” ifadeleriyle tutuklanan Tatarlara yeterli tıbbi bakım ve gıda verilmediğini, bazılarının bu kötü koşullar nedeniyle cezaevinde hayatını kaybettiğini söylemişti.
Birleşmiş Milletler’in 2023’te bağımsız uzmanlara hazırlattığı bir raporda da Tatarların “yargısız infaz ve tecavüzler dahil” çok sayıda insan hakları ihlaline maruz kaldığı kaydedilmişti.
Kırım Tatarları son gelişmeler için ne diyor?
Kırım Tatar Milli Meclisi Başkanı Çubarov, Kırım’ın statüsü konusunda Kırım Tatarlarının katılımı ve rızası olmadan yapılacak anlaşmaların geçersiz olacağını söylüyor.
Tamila Taşeva da Kırım Tatarları’nın da Ukrayna halkının kalanıyla aynı görüşte olduğunu ve toprak bütünlüğünün korunmasını istediğini aktarıyor.
Kırım’ın ilhakından önce Kırım halkının aidiyeti ve siyasi görüşleri üzerine araştırma yapan Dr. Eleanor Knott, London School of Economics için yazdığı bir makalede, Kırım’da çok sayıda etnik Rus yaşasa da Rus vatandaşlığına geçmenin “istenmez, gayrimeşru ve yasa dışı” olarak görüldüğünü söylüyor.
Dr. Knott, 2014 öncesi seçimlerde Kırım’daki Rus yanlısı partilerin hiçbir başarı elde edemediğini aktarıyor ve bunu iki ana nedene bağlıyor:
“Birincisi, ideolojilerinin halkta karşılığı yoktu. İkincisi, yolsuzluk ve organize suç aracılığıyla yürüttükleri politika tarzları bu partileri seçmenlerin gözünde popülerlikten uzak ve gayrimeşru kıldı.”
Kırım Tatarları, Trump’ın tavrındaki değişimi nasıl yorumluyor?
Daha önce Kırım’ı geri almanın gerçekçi olmadığını savunan Trump’ın söylemi Eylül sonunda değişti.
Daha önce Ukrayna’nın Rusya’ya toprak vermesi gerektiğini ve Kırım’ı geri almanın mümkün olmayacağını söyleyen Trump, Eylül sonundaki sosyal medya paylaşımlarında Rusya’nın “kağıttan kaplan” olduğunu ve Ukrayna’nın tüm topraklarını geri almasının mümkün olduğunu yazdı.
Tamila Taşeva, “Bence Trump farklı kaynaklardan, istihbarat örgütlerinden ve Ukrayna’dan daha iyi bilgilere kavuştu” diyor.
Taşeva son dönemde Ukrayna’nın Rusya’nın derinliklerindeki hedeflere saldırılar düzenlemesi ve Rusya’nın savaşa devam edebilme kapasitesinin azalmasının da Trump’ın tutumunu değiştirmesinde etkili olduğunu düşünüyor.
Refat Çubarov, “Başkan Trump, Rusya-Ukrayna Savaşı konularında objektif sonuçlar çıkarmaya başlıyor. Sonuçta, Ukrayna toprak bütünlüğünü yeniden sağlayacaktır” diyor.
Çubarov, Eylül sonunda diplomatik temaslar için ABD’nin New York kentindeydi.
Orada ABD Kongresi’nin Ukrayna grubundan Temsilciler Meclisi Üyesi Dan Goldman’la görüşen Çubarov, “Kırım Yarımadası sadece Ukrayna’nın toprak parçası değil aynı zamanda Kırım Tatarlarının ana vatanı. Kimse bizim vatanımızı vermeye kalkmasın” dediğini aktarıyor.
BBC Türkçe‘nin sorularını yanıtlayan Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Vakfı Başkanı Tuncer Kalkay, Trump için “Onun söylemleri, absürt de olsa herkesi ilgilendiriyor ve bu tür sözler Putin’i de pervasızlaştırıyor” diyor.
Öte yandan Kırım’da Rusya’yı destekleyen Tatarlar da var. Kırım Tatar Milli Meclisi 2016’da Rusya tarafından yasaklandıktan sonra Rusya yanlısı bir Kırım Tatar Milli Şurası kuruldu.
BBC, Rusya’nın Kırım politikası ve yarımadada son 11 yılda yaşananlara dair eleştirileri sormak için bu kurumla iletişime geçti ancak mülakat yapılamadı.
Kırım Tatarlarını nasıl bir gelecek bekliyor?
Kırım, 1768’e kadar Osmanlı İmparatorluğu’nun kontrolündeydi.
1783’te Rusya tarafından ilhak edildi. 1853-56 arasındaki Kırım Savaşı bölgede büyük bir yıkıma neden oldu.
2. Dünya Savaşı’nda Tatarlar topluca Orta Asya’ya sürüldü.
Kırım Tatar Milli Meclisi Başkanı Çubarov, tüm bu göç dalgalarının etkisiyle Türkiye’de üç ila beş milyon arasında kişinin Kırım kökenli olduğunun tahmin edildiğini aktarıyor.
Kalkay, Türkiye’de 50 yıl önce Kırım Tatarlarının kültürünü yaşatmak için aktif çaba sarf edenlerin sayısının bir elin parmaklarını geçmediğini söylüyor.
Bugün ise Tatar köylerini ziyaret ettiğinde Tatar bayrakları gördüğünü, gençlerin Tatar kültürüyle daha fazla ilgilendiğini ve düzenlediği bazı etkinliklerde 5-10 bin kişiye ulaşabildiklerini aktarıyor.
Ancak Rusya’nın işgali Tatar halkı arasında büyük endişe konusu.
Tamila Taşeva, Rusya’nın Kırım’ı 10 yıl daha işgal etmesi durumunda Kırım Tatarlarının varlığının tamamen silinmesinden endişe ettiğini söylüyor.
Refat Çubarov da “Kırım’ın uluslararası alanda Rusya’ya ait olarak tanınması -ki bunu tamamen imkânsız görüyorum- Kırım Tatar halkının nihai olarak yok edilmesi anlamına gelir” diyor.
Çubarov bu zor durumu çözmek için tek mekanizmanın uluslararası hukuk ve adalet prensipleri olduğunu vurguluyor ve ekliyor:
“Ukrayna’nın toprağını başka ülkelere vermek isteyen yabancı liderlerin bilmesi gereken şey şu: Ukrayna halkı buna razı değil ve hiçbir zaman olmayacak.”
